B Corp Hareketi Büyüyor

12 Nisan 2018’de, Danone Kuzey Amerika (NA) son dönemdeki başarılarını kutlamak üzere Manhattan’da bir tören düzenledi. Şirketin CEO’su Mariano Lozano’nun ev sahipliğinde düzenlenen etkinlik, dünyanın dört bir yanındaki Danone çalışanları tarafından izlenebilecekti. Danone Kuzey Amerika süt ürünleri biriminin önceki yıl WhiteWave Foods ile birleşmesinin ardından, bu tarih yeni şirketin doğum günü anlamına geliyordu. Daha da önemlisi, fayda yaratan bir kuruluşun, yani sadece hissedarlarına değil tüm paydaşlarına karşı şirketlerinin taahhütlerini ve hesap verebilirliğini açık biçimde kabul eden yenilikçi bir kurumsal yapının ilk yıldönümüydü. Üstelik Lozano şirketin çevresel, sosyal ve yönetişim performansına ilişkin yüksek standartlarını ve bu konularda kamuya karşı şeffaf olacağını taahhüt eden bir üçüncü tarafın da onay belgesi olan B Corp sertifikasını aldıklarını duyurmuştu.

Yıllık satış hacmi 6 milyar dolar olan Danone NA, sertifikasını aldığında dünyadaki en büyük B Corp oldu. Manhattan’daki kutlamanın ardından Danone Kuzey Amerika’nın ana şirketinin CEO’su Emmanuel Faber, küresel Danone şirketlerinin tümünün 2030’a kadar B Corp sertifikalı olacağını duyurdu (bu tarih daha sonra 2025 olarak güncellendi). 30 milyardan fazla gelire sahip bir “Fortune Global 500” şirketi olan Danone böyle bir taahhütte bulunduktan sonra hepsi olmasa bile çoğu şirketin yalnızca nasıl “iyi” kazanacağına değil nasıl “iyi” olacağına da odaklanmasında, küresel B Corp hareketinin kritik bir eşiğe yaklaştığına işaret ediyor.

Kâr amacı gütmeyen B Lab tarafından yürütülen B Corp hareketi, şirketlerin iklim değişikliği, gelir eşitsizliği, birçok ülkenin COVID-19 pandemisi karşısında yaşadığı zorluklar, hatta kurumlarımıza nüfuz eden ırksal adaletsizlikler gibi dünya genelinde günümüzün temel problemlerinin nedeni olan “hissedar önceliğini” sorguluyor. ABD senatörleri Marco Rubio ve Elizabeth Warren gibi politikacılar, hissedarların önceliklendirilmesi görüşünü ABD ekonomisi için bir felaket olarak niteleyerek kınadılar. Son dönemde bu fikir kurumsal liderler arasında da ilgi görmeye başladı. ABD’nin en büyük 200’e yakın şirketini temsil eden bir ticaret birliği olan Business Roundtable (BRT), “bir şirketin varlık nedenine” yönelik açıklamasını değiştirerek kurumları, yalnızca hissedarların ihtiyaçlarını karşılamaya değil çalışanlar, tüketiciler ve toplum da dahil olmak üzere tüm paydaşlarına daha fazla odaklanmaya teşvik etti.

Böylesine taahhütleri eleştirenler, haklı olarak şirketlerin sözleriyle eylemlerinin ne kadar örtüştüğünü sorguladılar. Örneğin BRT imzacılarından biri olan Mariott, bir yandan hissedarlarına 160 milyon dolardan fazla kâr payı ödeyip CEO’sunun maaşını artırmaya çalışırken öte yandan ABD’deki çalışanlarının büyük bir kısmını COVID-19 krizi sırasında ücretsiz izne çıkardı. Council of Institutional Investors (CII) ise “herkese hesap verme mecburiyeti, kimseye hesap vermeye mecbur olmamaktır,” diyerek şirketlerin varlık nedenlerindeki böylesine bir değişimi görmezden geldi.

B Corp modeli, hesap verebilirlik meselesini ticari faaliyetlerin tüm paydaşları gözeten uzun vadeli değerlerle uyum sağlaması için şirketlere doğrudan araçlar, yöntemler ve yasal çerçeveler sunarak ele alıyor. Şirketlerin kamuoyunda güven inşa etmelerine ve marka değerlerini yükseltmelerine katkıda bulunuyor. Ayrıca, etki değerlendirmesine tabi olmak şirketlerin kesintisiz gelişime odaklanmasını sağlıyor. B Lab, yakın geçmişe kadar Kickstarter, Allbirds, Casper ve Bombas gibi küçük ve orta ölçekli şirketlere odaklanıyordu. Ancak nihai hedef “faaliyetleri herkes için müşterek ve kalıcı refah yönündeki ortak amacımıza ulaşmakla uyuşan bir küresel ekonomi” ise, B Lab’in bildirdiği gibi hareketin genişlemesi ve halka açık çokuluslu şirketlerin de oyuna dahil olması gerekiyor.

Yeni çıkacak kitabım Better Business: How the B Corp Movement Is Remaking Capitalism (Daha İyi İşletmeler: B Corp Hareketi Kapitalizmi Nasıl Dönüştürüyor?) için yaptığım geniş kapsamlı araştırmaya dayanan bu makale Danone, Unilever, Laureate Education  halka açık ilk “fayda şirketi”) ve Natura (halka açık, ilk B Corp sertifikalı Brezilyalı kozmetik üreticisi) gibi halka açık ve çokuluslu büyük şirketler için B Corp sertifikasının zorluklarını ve faydalarını inceliyor. Asıl soru, bu sistemin çokuluslu büyük şirketlerin sertifikalandırılmasına, kamu denetimine dayanıklı olmasına ve B Lab’in yüksek standartlarını korumasına olanak sağlayacak biçimde ayak uydurup uyduramayacağı. Tüketiciler haklı olarak büyük şirketlere karşı ihtiyatlı davranıyorlar: Şirketlerin niyetlerini sorguluyorlar ve yargılarındaki hatalar hızla viral olabiliyor.

Bu nedenle bazı destekçiler büyük şirketlerin dahil edilmesinin hareketin bütünlüğüne zarar vereceğini düşünüyorlar. Ancak COVID-19 pandemisinin ardından daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir kapitalizm inşa edilecekse, halka açık ve çokuluslu büyük şirketlerin etkili olmak üzerine kesin yöntemleri ve tüm paydaşları dikkate aldıkları süreçleri benimsemeleri gerekiyor.

 

KÜRESEL B CORP HAREKETİ 

B Corp hareketi Stanford Üniversitesi’nde öğrenciyken tanışan Jay Coen Gilbert, Bart Houlahan ve Andrew Kassoy tarafından başlatıldı. Coen Gilbert ve Houlahan mezun olduktan sonra bir basketbol giyim ürünleri markasını yönettiler, Kassoy ise yatırım yönetimi alanında çalıştı. Kişisel kariyerlerinde yirmi yılın ardından, iş dünyasının sosyal meselelere çözüm üretmek için çok büyük etkisi olmasına rağmen sosyal iyilik arayışında sistematik engellerle karşı karşıya kaldığı sonucuna vardılar. Şirketleri yalnızca hissedarlarını değil faaliyetlerinden etkilenen herkesi nasıl etkilediklerine göre değerlendirdikleri yeni bir iş modeli önermek üzere, 2006’da kâr amacı gütmeyen B Lab’i kurdular.

B Lab’in internet sitesine göre, B Corp hareketi “bir liderler topluluğunun öncülüğünde işi iyilik için bir güç olarak kullanan insanların yürüttüğü küresel bir hareket”. Hareketin merkezinde, işlerini tüm paydaşlarının çıkarlarını dikkate alacak biçimde yürütmek üzere B Lab’in yöntemlerini benimseyen girişimciler ve kurumsal liderler yer alıyor. Dünyanın dört bir yanından on binlerce şirket, B Lab tarafından şirketlerin sosyal ve çevresel etkilerini ölçmek, faaliyetlerini ve iş modellerini değerlendirmek üzere geliştirilen B Etki Değerlendirmesi (B Impact Assessment – BIA) denetiminden geçti. Risk sermayesi ve özel sermaye alanındaki yatırımcılar da gitgide bu aracın değerini anlamaya, bir şirketin faaliyetlerini değerlendirmenin yolu olarak görmeye ve mevcut durum analizi yaparken kullanmaya başladılar.

B Corp sertifikasını alabilmek için bir şirketin BED’de 200 üzerinden en az 80 puan alması gerekiyor. BED şirketin büyüklüğüne, faaliyet gösterdiği sektöre, piyasaya göre özelleştiriliyor ve değerlendirme için beş alana bakılıyor: Yönetişim, çalışanlar, tüketiciler, toplum ve çevre. Her bir değerlendirme alanı belirli ağırlıklara sahip farklı sorular içeriyor, değerlendirmenin tamamında yaklaşık 200 soru bulunuyor. BIA’deki tüm sorulara yanıt vermek için yaklaşık birkaç saatlik zaman gerekirken, B Lab’in yanıtlara kanıt olarak istediği dokümanların tamamlanması için şirketler değerlendirme ve doğrulama süreci için aylarını harcayabiliyorlar. 2020 itibarıyla 50 binden fazla şirket BED’i kullanıyor.

Şirketlerin, dünyanın iyiliği için bir güç olmayı taahhüt ettikleri B Corp Karşılıklı Bağımlılık Bildirgesi’ni de imzalamaları gerekiyor. Ayrıca şirketin yapısına ve konumuna bağlı olarak kuruluş sözleşmesini değiştirmesi, fayda odaklı bir şirket olarak yeniden yapılanması ve başka yapısal değişiklikler yapması gerektirebileceği için yöneticilere ve yetkililere tüm paydaşlarının çıkarlarını gözetmek üzere hukuki koruma sağlaması gerekiyor. Ayrıca şirketin her üç yılda bir sertifikanı ve yanıtlarını yenilemesi şartı koşuluyor.

B Corp hareketi geliştikçe, B Lab odağını daha fazla şirketi sertifikalandırmaktan, gerekli araçları ve süreçleri oluşturmaya kaydırdı. Böylece tüm şirketler sertifikalı B Corp’lar haline gelemeseler de B Corp’lar gibi olabilecekler. Örneğin, B Lab çalışanların sosyal faydalarını ve haklarını, toplumu ve çevreyi hissedarlarla eşit düzeye taşımak için hukuksal anlamda yasal çerçeve oluşturmak için uzmanlarla çalışmaya başladı. Sosyal fayda odaklı şirketler girişimcilere hissedarların yanı sıra diğerlerinin çıkarlarını da hesaba katmalarını sağlamakla kalmıyor, yabancı sermayenin şirketlerini sosyal yükümlülüklerinden uzaklaştırabileceğine dair endişe duyan kuruculara koruma da sunuyor.

ABD’de siyasiler 36 eyalette, Columbia Bölgesi’nde ve Porto Riko’da fayda odaklı şirketlerin kurulmasına olanak sağlayan yasaların çıkarılmasını desteklediler. Bu yenilik bütün dünyaya yayılıyor: Benzer yasalar İtalya’da, Kolombiya’da, Ekvador’da ve Britanya Kolumbiyası’nda onaylandı, birçok ülkede ve bölgede de halihazırda değerlendiriliyor. Dünya genelinde 10.000’den fazla şirket artık bu türden bir kurumsal yapıya sahip.

Bugün 71 ülkede 3.000’den fazla şirket B Corp olarak sertifikalandırılmış durumda. Patagonia, New Belgium Brewing, Eileen Fisher ve Guardian Media Group gibi birçoğu da tanınıyor. B Corp hareketini eleştirenler, hareketin ağırlıklı olarak küçük şirketlerle sınırlı olduğuna işaret ediyorlar. Gerçekten de Quartz tarafından yapılan bir incelemeye göre, sertifikalı B Corp’ların yüzde 95’ini 250’den az çalışana sahip küçük ve orta ölçekli işletmeler oluşturuyor. Bu hareket kapitalizmi yeniden biçimlendirecekse, çokuluslu büyük şirketin harekete kazandırılması gerekiyor.

 

HAREKETİN HALKA AÇIK BÜYÜK ŞİRKETLER TARAFINDAN KABULÜ

Halka açık çokuluslu şirketlerin bazıları B Corp hareketine ya sertifikalı bir B Corp’u satın alarak ya da mevcut iştiraklerinin sertifikalandırılmasını sağlayarak dahil oldular. Örneğin Unilever; Ben & Jerry’s, Seventh Generation, Pukka Herbs, Sundial Brands ve Sir Kensington’s gibi birçok sertifikalı B Corp iştirake sahip. Unilever’in eski CEO’su Paul Polman B Corp olmanın faydaları konusunda çok kez demeçler verdi, Unilever’in de küresel olarak sertifikalandırılmasını planladıklarını açıkladı. Polman 2018 sonunda emekliye ayrılmış olsa da yerine gelen Alan Jope onun bu vizyonunu sürdürmeyi hedefliyor. B Corp iştiraklere sahip diğer öncü şirketler ise şunlar (parantez içindekiler B Corp): Procter & Gamble (New Chapter), Gap (Athleta), Campbell Soup Company (Plum Organics), Nestlé (Garden of Life), SC Johnson (Method, Ecover), Anheuser-Busch (4 Pines Brewing Company), The Coca-Cola Company (Innocent Drinks) ve OppenheimerFunds (SNW Asset Management).

Brezilya’nın en büyük kozmetik ve kişisel hijyen ürünleri üreticisi Natura’nın, Aralık 2014’te sertifikasını alıp borsada (Sao Paulo NATU3) işlem gören ilk B Corp şirketi olması, B Corp hareketi için önemli bir dönüm noktası oldu. Yıllık 3 milyar dolarlık satış hacmine sahip olan Natura, o tarihte en büyük sertifikalı B Corp şirketiydi. Natura’nın temel misyonu “şeffaflığa, sürdürülebilirliğe ve refaha olan bağlılığıyla” daha iyi bir dünya inşa etmek. Şirket, tüm ürünlerinin çevresel etkisini ölçümlüyor ve ormanlardan sürdürülebilir biçimde kaynak tedariki sağlayarak Amazon bölgesinin korunmasını destekliyor.

Natura, Ocak 2020’de kozmetik alanında doğrudan satışın öncüsü Avon’u 2 milyar dolar karşılığında satın aldı. Anlaşmanın bir parçası olarak Avon da fayda odaklı bir şirket yapısına sahip olacak. Halka açık bir Amerikan şirketinin yöneticileri ilk kez tüm paydaşlara odaklanacak bir kurumsal yapının benimsenmesi için karar aldı. Avon’un satın alınması, Natura’nın daha geniş bir tüketici kitlesi üzerinde etkili olmasına ve daha büyük bir sosyal etki yaratmasına katkı sağlayacak. Natura’nın CEO’su Roberto Marques’e göre, şirketin nihai amacı “dünyanın en iyi güzellik şirketi” olmaktansa “dünya için en iyi güzellik grubu” olmak.

Tıpkı Avon gibi Natura’nın da doğrudan satış modeli bulunuyor: Çoğu kadın 1,6 milyon insandan oluşan bu satış ağı, şirketin ürünlerinin farklı ülkelerde satılmasını sağlıyor. Şirket, ayrıca tedarikçi olarak kullandığı 3.100 aile şirketini de destekliyor. Natura’nın satış temsilcileri yoğun eğitimlerden geçiyor ve yaklaşık dörtte üçü şirketin kâr bölüşüm planında yer alıyor. 2019 itibarıyla Natura’nın Avrupa’da ve Latin Amerika’daki faaliyetlerini yürüten yaklaşık 7.000 çalışanı bulunuyordu. Şirket, 2017’de Britanya’nın doğal kozmetik lideri The Body Shop’u satın almıştı. Avon’un satın alınmasının ardından, Natura bugün 100 ülkede toplam 6,4 milyon doğrudan satış temsilcisiyle dünyanın en büyük dördüncü güzellik şirketi. Satın almaların ardından ortaya çıkan şirketler topluluğunun, dünyanın en büyük sertifikalı B Corp şirketi olmak üzere Danone Kuzey Amerika’yı geride bırakarak 10 milyar doları aşan gelire ulaşması bekleniyor.

 

HALKA AÇIK İLK FAYDA ŞİRKETİ

Natura, halka açılma süreci tamamlandıktan sonra B Corp olurken, ancak kâr amaçlı yüksek eğitim şirketi Laurate Education’da süreç böyle ilerlemedi. Girişim, Ekim 2015’te Delaware’de bir sosyal fayda şirketi olarak yeniden yapılandırıldı ve Aralık ayında sertifikalı B Corp oldu. Halka arzını ise 31 Ocak 2017’de NASDAQ’da tamamladı, ABD borsasında halka açılan ilk fayda odaklı şirket oldu. Yeniden yapılandırılması iki yıl sürmüş ve halka arzını geciktirmiş olsa da şirketin kurucusu ve eski CEO’su Doug Becker hali hazırda B Corp olunmasının önemli bir yatırımcı değeri yaratacağına inanıyordu. 

Becker, potansiyel yatırımcılara yazdığı ve şirketin Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (Securities and Exchange Commission) için gerekli olan güvenlik tescil belgesinde (S-1 dokümanı olarak da bilinir) yer alan bir mektupta “Bileşenlerimizin ihtiyaçlarını dengelemek başarımız ve uzun ömürlü olmamız için önemli bir araç oldu, zorlu ekonomik koşullarda bile büyümemizi sağladı,” demişti. “Uzunca bir süre kâr amaçlı bir şirketin de topluma fayda sağlama misyonuna ne kadar bağlı olabileceğini açıklamanın kolay bir yolunu bulamamıştık.” B Corp hareketinin neden dikkatini çektiğini de böyle açıklıyordu. “Bu konseptin gittikçe popülerleşmesini ve dikkat çekmesini yakından takip ettik… B Corp, kendini kurumsal amacın, hesap verebilirliğin ve şeffaflığın yüksek standartlarına adamış yeni bir şirket kategorisi.”

Laureate içinse B Corp sertifikalı olmak, halka arza giderken kâr amaçlı çalışan eğitim sektörünün gittikçe zayıflayan itibarını güçlendirmek için stratejik bir tercihti. Gayrimenkul eğitim programları sunan Trump Üniversitesi ve işletme, sağlık, bilgi teknolojisi alanlarında diploma veren Corinthian Colleges gibi kâr amaçlı eğitim kurumları yanıltıcı reklamları ve öğrencileri kasten yanlış yönlendirmeleri nedeniyle dava ediliyorlardı. Birçok kâr amaçlı okul, eğitime odaklanmak yerine satışları önceliklendiriyor ve yanlış istihdam fırsatları vaatlerine dayanarak öğrencilere yüklü borçları üstlenmeleri için baskı yapıyorlardı. B Corp sertifikası, öğrencilerin ihtiyaçlarını önceliklendirdiğini güvenilir biçimde göstermek için Laureate’e bir fırsat sunmuştu.

Sertifikasyon esnasında, Laureate’in Latin Amerika (Brezilya, Şili, Peru, Orta ve Kuzey Amerika’dan (Honduras, Kosta Rika, Panama, Meksika) Avustralya ve Yeni Zelanda’ya kadar 25 ülkede 80 enstitüsü bulunuyordu. Sertifikayı elde etmek için gelir bazlı olarak ağırlıklandırılmış ortalama BED BIA puanlarının yalnızca alt kuruluşlarda 80’in üzerinde olmasına ihtiyaç duysa da şirket tüm enstitülerinin bu ölçütü karşılamasını sağladı.

Sertifikasyon süreci karmaşık ve zorlayıcıydı. O zamanlar kurucu Becker’in yanında stratejiden sorumlu personel şefi olarak görev yapan Emal Dusst, sertifikasyon sürecinin genelde bir şirketin olağan faaliyetleri devam ederken gerçekleştiğini ancak Laureate’in gerçekten “bunu yapmak için her şeyi bir kenara bıraktığını” söylüyor. Dusst tüm bölgelerdeki CEO’ları bilgilendirdi, sonra da her bir enstitünün CEO’suyla birlikte çalıştı. Şirket de değerlendirme materyallerini, kaynaklarını ve rehberlerini bu yönetici topluluğu üzerinden dağıttı. Dusst, “Sonra da bu yoldan sapmamaları için hepsinin haftada iki kez gerçekleştirilen görüşmelerde yer almalarını sağladık,” diyor. Her enstitü kendi değerlendirmesi için ilgili verileri ve belgeleri toplamaktan sorumluydu. Ayrıca her biri yanıtlarını doğrulamak için B Lab ile en az iki saatlik mülakatlar gerçekleştirdi. B Lab yerinde ziyaretlerle yapılan denetimler için rastgele beş enstitü belirlemişti. Bu ziyaretlerde her bir enstitünün tüm belgeleri denetlendi, tesisleri gezildi, farklı çalışanlar ve fakülte üyeleriyle mülakatlar gerçekleştirildi.

Laureate’in mali işler yöneticisi ve kıdemli kurumsal finans başkan yardımcısı Adam Morse, “avantajımız, sertifikasyon sürecinde bize sorulanların çoğunu halihazırda yapmamızdı,” diyor. Ancak bazı bölgelerde sistemden kaynaklı engellerle de karşılaşılmıştı. Örneğin bazı enstitüler mevzuat gereği bazı soruların yanıtlarını veremiyordu. Bazı bölgelerde ise çeşitlilik göstergeleri olan ırk ve demografi hakkında sorular sormak yasal değildi, bu nedenle takibi mümkün değildi.

Ek olarak, bazen kendi bakış açılarından farklı olan durumların da üstesinden gelmek zorunda kalmışlardı. Örneğin, Dusst yeni bir enstitünün yepyeni binasının “yeşil bina” olarak ödüllendirilmesini beklemişti ancak BED’in mevcut binaların kullanılmasına yönelik bir yaklaşımı olduğu için enstitü buradan puan kaybetti. Morse, “B Corp bakış açısı organizasyonumuza çoktan yerleşmişti. Belki de yönetme ve takip etme şeklimizi değiştirmek zorunda kaldık, ancak sıfırdan başlamıyorduk,” diye ekliyor.

Laureate sertifikasyon sürecinden farklı biçimlerde de faydalandı. Bunlardan biri kapsamlı enstitü ağında ortak uygulamalar geliştirmek oldu. Örneğin, sertifikasyon sürecindeki çalışmalar sonucunda, Laureate BED’den ödünç aldığı dille küresel mesleki ahlâk kurallarını pekiştirmek ve güçlendirmek üzere güncelledi. Şirket ayrıca etkisinin ve dışsallıkların daha fazla farkına vardı. Örneğin, BED öncesinde, Laureate’in yöneticiler için tüm paydaşları küresel ölçekte etkilediği paydaşların neler olduğunu somutlaştıracak merkezi bir veri yönetim aracı bulunmuyordu. Laureate enstitülerinin birçoğu yetersiz hizmet alan azınlıklar, düşük gelirli öğrenciler ve eğitime geri dönen yetişkinler gibi B Lab’in özel ilgi alanı olan grupları hedef alıyor. Enstitülerin çoğu bu grupların büyük bir yüzdesine sahip, ancak Laureate küresel ölçekte tüm paydaşlarının kim olduğunu gerçekten anlayacak bir veri toplama sistemine sahip değildi. Laureate yöneticileri bana artık müşterilerini daha iyi anladıklarını ve kime ulaşmaya çalıştıklarına daha iyi odaklanmak için bir izleme sistemine sahip olduklarını aktardılar. Laureate’in 2017’de aldığı sertifika öğrencilerinin yarısının yetersiz hizmet alan gruplardan geldiğini göstermişti.

BED, Laureate’in küresel organizasyondaki birçok uygulamanın standart hâle getirilmesine yardımcı oldu, ancak değerlendirmedeki odak alanları bir enstitünün hangi ülkede olduğuna bağlı olarak farklılık gösterebiliyor. Bu nedenle, Laureate mümkün olduğunca merkezileşmeye çalışırken, yalnızca kapsamlı politika değişiklikleri yapmak yerine belirli enstitülerde geliştirme sağlamak için farklı yol haritaları benimsedi. Laureate’te kıdemli küresel halkla ilişkiler müdürü ve B Corp program yöneticisi olarak görev yapan Todd Wegner, “Küresel bir şirketin tüm ülkelerde uygulanabilecek kadar esnek ancak aynı zamanda değerlendirmedeki bazı kriterleri karşılayacak kadar spesifik politikalar oluşturması önemli,” diyor. 

Morse, 2019’da Laureate’in temel misyonunu gerçekleştirmek üzere coğrafi odağını daraltacağını ve gelecekte çoğunlukla Şili, Peru, Meksika ve Brezilya’ya ağırlık vereceğini, Avustralya ve Yeni Zelanda’da da bazı operasyonları sürdüreceğini aktarmıştı. 

Laureate deneyimi, sertifikasyonla ilgilenen şirketlerin yönetim kurullarını ve ana akım özel sermaye yatırımcılarını nasıl ikna edebileceklerini de gösteriyor. Laureate’in fayda sağlayan şirketler ve B Corp sertifikasyonu hakkında yatırımcı farkındalığını artırması neredeyse iki yıl sürdü. Şirket, yatırımcıları ve Yönetim Kurulunu B Corp hareketi konusunda eğitmek ve bu misyonu her zaman benimsemek konusunda ikna etmek için birçok görüşme gerçekleştirdi. Becker, “Ben & Jerry’s’in CEO’sunun gelip Yönetim Kurulumuzla konuşmasını sağladık çünkü bu konuda eğitim almalarını istiyorduk,” diyor. “Bu süreçten geçen ve hâlâ temel misyonunu uygulayan birinden duymak istedik.”

Şirket yöneticileri yeni yatırımcı bulmak üzere ziyaretler yaparken, Becker yatırımcıların “Kamuya açık bir Fayda Şirketi nedir?” diye sorduklarını hatırlıyor. “Çoğu insanın edindiği ilk izlenim, ‘Vay canına, bu bir vergi planlama stratejisi olmalı’ şeklindeydi.”

Ancak daha sonra yatırımcı sunumunun beş dakikasını B Corp hareketini açıklamaya ayırarak yatırımcılara Laureate’in sloganının (toplum yararına iyi işler yapan ve olduğu yerde kalmayı planlayan bir şirket için ikili anlamıyla) “Here for Good” olduğunu hatırlattılar. B Corp olmak için yapılan çalışmalar, halka açık şirketlerin geleneksel, kısa vadeli planlar yerine uzun vadeli planlama ve gelirin önemi konusunda yatırımcıları etkilemelerine yardımcı oldu.

Başta, Laureate yöneticileri B Corp olarak hissedar değil paydaş değerini önceliklendireceklerini açıklamalarının halka arz sırasında şirketin değerini nasıl etkileyeceğini sorguladılar. Bu değişimin yasal ve kâr temelli sonuçları hakkında durum tespitine çok zaman harcadılar. Becker, “Farklı bankacılarla konuştuğumuzda ve farklı senaryolar altında iç getiri oranı üzerine bazı çalışmalar yaptığımızda, bunun hisse senedi için iyi mi yoksa kötü mü olacağı sorusuna kimse yanıt veremedi. Ancak muhtemelen iyi, dengeli olacağı savunuldu.” Becker, kâr maksimizasyonuna odaklanmaktan vazgeçmeye yönelik endişenin sürmesine rağmen Laureate’in yöneticileri dünyaya “çürük elma olmadığımızı” göstermek için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya karar verdiler diyor. Bu yasal çerçeve ve sertifika olmadan ancak bir “vitrin düzenlemesi gibi görünürdü.”

Morse’un karşılaştığı en yaygın sorulardan biri “Bu, hissedarlar için yararlı olan bir şey varsa onu yapmayacağınız anlamına mı geliyor?” olmuştu. Yanıtı şöyleydi: “Bu, karar verirken şirketin kamuyla paylaşılan varlık nedenini veya yararını dikkate almamız gerektiği anlamına geliyor.” Bu ikilemin en önemli örneği bir sermaye yatırımı projesi olabilir. Morse, “Birinin ‘yeni bir kampüse para harcamak istiyorum’ veya ‘bir yatırım yapmak istiyorum’ dediği yatırım teklifinin, içeride geliştirdiğimiz B Corp kontrol listesiyle uyumlu olup olmadığını gösteren bir proje raporu içermesi gerekir,” diyor. Yatırımcıların tek bir şeye odaklanmak yerine şirketin farklı bileşenlerine yoğunlaşması, karmaşık olsa da daha kazançlı bir karar vermesi gerektiğini aktarıyor.

Nihayetinde Laureate yatırımcılardan fazla tepki almadı. Laureate yöneticileri “klasik bir eski tarz şirket avcısı ve kaldıraçlı devralma öncüsü olan KKR (Kohlberg Kravis Roberts) gibi yatırımcılar, sosyal misyonumuzu büyük ölçüde anladılar” diye düşünüyorlar. Bu da diğer kurumsal yatırımcıları fayda odaklı şirketlerin kazançlı ve sağlam yatırımlar olduğuna ikna etmeye yardımcı oldu. Temmuz 2020’de, online sigorta şirketi Lemonade (Nasdaq: LMND), hem bir B Corp hem de bir fayda şirketi olarak halka açılan ikinci Amerikan şirketi oldu.

 

DANONE ÇOKULUSLU SERTİFİKA SÜREÇLERİNDE ÖNCÜ KONUMDA

Laureate, B Corp sertifikasını aldığında Danone B Corp hareketiyle çalışmaya başlamıştı, bu da o dönem B Lab’in Avrupa’ya yayılması için önemliydi, şimdi ise hareketin tümü için önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor. Aralık 2015’te Danone, B Lab ile iki önemli taahhüt içeren bir anlaşma imzaladı. İlk olarak Danone BED araçlarını bazı yan kuruluşlarıyla birlikte kullanacak, ikinci olarak da B Lab’in BED’i büyük şirketlere uygulamasını, şirketin kendi üzerinde denemesini ve diğer büyük şirketlere tanıtılmasını sağlayacaktı.

Danone yıllardır gıda endüstrisindeki şirketleri satın alıyor ve farklı ülkelerdeki piyasalara genişliyor. 2016’da Danone yıllık 4,2 milyar dolar satış yapan ABD merkezli yiyecek ve içecek şirketi WhiteWave Foods’u satın aldığında Faber bunun stratejik bir sinerjiden fazlası olduğunu öngördü. “Şirkette çalışan insanlar için baştan kamu yararına çalışan bir kuruluş olmak bu birleşmeyi başka herhangi birinden ayırıyor,” diyor. “Kamu yararına çalışan bir kuruluşun ne olduğunu muhtemelen çok azı biliyordu. Biz de onlara bunun ne olduğunu açıklamak zorundaydık. O sırada 12 milyar dolarlık bir çek yazıyorsunuz. Bu iki şirketin birleşmesinden nasıl bir değer yaratılacağını ve ölçüm yapılabileceğini açıklamanın tam zamanı.”

Tüm Danone şirketlerinin yüzde 15’inden fazlasını temsil eden Danone NA, şu an kamu yararına çalışan dünyanın en büyük kuruluşu. Kuruluşundan bir yıl sonra, Nisan 2018’de Danone NA B Corp sertifikasını aldı. Şirket bunu planlanandan iki yıl önce elde ettiyse de değerlendirme süreci epey zorluydu. Sertifikayı elde etmek için Laureate gibi Danone NA ve tüm iştiraklerinin de kâr bazlı ağırlıklı ortalama BED puanlarının 80’den fazla olması gerekiyordu. Kamu yararı ve sürdürülebilir kalkınma direktörü Deanna Bratter’e göre, “Tüm şirketin sertifika alması için bir değil beş B Etki Değerlendirmesi’ni tamamlamak, DanoneWave, Earthbound Farm, (Avrupa merkezli işletmeleri) Alpro’nun, sonra da iki tane daha ufak iştirakin ayrı ayrı sertifikayı almasını sağlamak” gerekiyordu. Tipik bir BED 200’den fazla soru içerirken Bratter “Tüm faaliyetlerimiz için 1.500’den fazla soru cevapladık,” diyor.

B Lab ayrıca bu süreç aracılığıyla yapılan değerlendirmenin kapsamını, kaç değerlendirmeye tabi tutulacaklarını ya da yasal tescilin nerede gerçekleşeceğini, çokuluslu şirketler için önden belirlemek gerektiğini öğrendi. Sertifika, puan üzerinde hiçbir etkisi olmayan, ancak şirket veya ortaklıkları üzerindeki hassas uygulamalar, para cezaları ve yaptırımlar gibi BIA tarafından değerlendirilen olumlu yanlardan daha ağır basabilecek olası olumsuzlukları da dikkate alan bir açıklama anketi içeriyor. B Lab genellikle aydınlatma anketlerini sürecin sonunda, şirket puanının 80 ya da üstünde olduğu belli olduktan sonra yapıyor. Öte yandan B Lab’in kurucularından Bart Houlahan aydınlatmalarla ilgili şu özelliği de hatırlatıyor: “Bu o ölçekteki bir şirket için devasa bir liste, bunu en sona atmak da herkes için büyük bir gerginlik kaynağıydı. Bu yüzden de (Danone’nin NA sertifikası için) bunu geriye çekmeye, sürecin başlarına almaya karar verdik.”

B Corp sertifika sürecinin Danone NA için önemli etkileri oldu. Birleşmenin tamamlanmasıyla sertifikanın verilmesi aynı anda gerçekleşince BIA, Danone NA için sürdürülebilirlik taahhütleriyle uyumlu, bütünleştirici bir çerçeve sundu. Bratter avantajlara dair bir örnek veriyor: “Tedarik ekibiyle bir araya geldiğimizde kurumsal entegrasyon/birleşmenin bir kısmının yüzlerce tedarikçiyi yeni tedarikçi politikalarımıza eklemeyi ve sözleşmeleri güncellemeye devam etmeyi içerdiğini öğrendik. Kaynak bulma sürecimizi açıklama ve geliştirme imkânı bulduk, toplum içindeki azınlıkların sahip olduğu işletmelere, üretim sahalarındaki yerel tedarikçilere öncelik vermek, çevresel ayak izinin azaltılmasına ve yerel ekonomilerin gelişmesine yardımcı olmak gibi BED sürecinden şirketimiz için önemli olduğunu düşündüğümüz bazı kriterleri dahil ettik. Bunları belgelere döküp bu programı oluşturduk. Artık bu ek kriterleri savunan ve inceleyen bir yapılanmamız var.” Ekip iyi bir BED puanı almakla yetinmek yerine genel anlamda gelişime odaklandı. Danone BED’i iç raporlama sistemlerine de dahil etmek istiyor. Bu da ileride sertifika alımlarını kolaylaştırmakla kalmayacak, tüm şirketin sürdürülebilirlik temelinde buluşmasını sağlayacak.

Danone NA sertifika aldıktan sonra Danone şirketin “B Corp olarak büyüyeceğini” belirtti. Haziran 2020’de 20 Danone iştiraki B Corp sertifikası almıştı, bu da şirketin toplam gelirinin yüzde 30’dan fazlasına denk geliyor. Buna ek olarak Haziran 2020’de, COVID-19 pandemisinin yarattığı ekonomik bozulma sürerken, kısa dönemli kârı maksimize etmeye dayalı geleneksel yaklaşımın yanı sıra uzun vadeli toplumsal ve çevresel etmenleri dahil edecek Fransa merkezli à Mission’un modelini benimseyen ilk halka açık şirket Danone oldu.

 

BÜYÜK ŞİRKETLERE NASIL SERTİFİKA VERİLİR?

B Lab’in genel misyonu “bir gün her şirketin dünyanın en iyisi olmak için mücadele edeceği” üzerine kurulu. Elbette çokuluslu halka açık şirketler dahil edilmeden bu vizyonu gerçeğe dönüştürmek mümkün değil. Danone NA 2018’de sertifika aldığından beri en az yedi diğer çokuluslu şirket sürecin nasıl işlediğini öğrenmek istedi. B Lab şirketleri bilinçlendirmek konusunda yolun hâlâ başındaysa da büyük şirketlere B Corp modelini ve araçlarını yaymak konusunda ilgi görmeye başlıyor. Örneğin B Hareket Ustaları (B Movement Builders) adlı yeni programı büyük şirketlerin “B Corp gibi olma” yolunda adımlar atarak harekete katılmasının yolunu açıyor.

Büyük şirketler birer B Corp olmaya dair isteklerini belirttiğinde B Lab ekibi, bir yandan katı standartları da korurken (sertifikalı B Corp’ların çoğunluğunu oluşturan küçük ve orta ölçekli şirketler için geliştirilmiş) mevcut sertifika sistemini daha büyük kuruluşların sertifika kazanmasına imkân sağlayacak şekilde geliştirmek ve düzeltmek göreviyle karşı karşıya kaldı. Bunun için de B Lab 2015’te yıllık 5 milyar dolardan fazla gelir elde eden ana şirketlerin sertifika alabileceği yollar geliştirmek için Danone, Unilever ve Natura’nın da dahil olduğu bir dizi çokuluslu şirketle birlikte çalışmaya başladı. B Lab’in öncelikle çokuluslu şirketler için uygulanan standartların zorlayıcılığı ve kapsamının genişliğine, bir de geleneksel B Corp yasal koşullarının dahil edilip edilmeyeceğine değinmesi gerekiyordu. Ekip derhal büyük şirketlerin topluma ve çevreye etkilerine denk gelecek şekilde standartların daha da sert olması gerektiğine karar verdi. Ayrıca kamuya açık şirketlerin kısa vadeli kazanımlarında en çok baskıyla karşı karşıya olduğu gerekçesiyle onların B Corp sertifikalı diğer kurumlarla aynı yasal koşullara tabi olması gerektiği kararlaştırıldı.

Nisan 2019’da duyurulan yeni sertifika gereklilikleri, sertifika için değerlendirilmeden önce şirketlerin bazı temel gereklilikleri yerine getirdiğini gösteren bir ön gösterim süreci içeriyordu. Örneğin şirketin paydaşları dahil eden ve şeffaf bir (operasyonlarla ilgili en önemli olma potansiyeli taşıyan çevresel, toplumsal ve idari meseleleri tespit etmek için kullanılan) önem analizini en azından iki yılda bir yaptığını göstermesi gerekiyordu. Ayrıca şirketin idari stratejileri önemli addedilen meseleler için net biçimde peşine düşülebilecek performans hedefleri (yönetim kurulu tarafından belirlenen ve tüm paydaşların erişimine açık hedefler) içermeliydi.

Şirket ayrıca merkezi idareyle ilgili işlere (lobicilik ve savunuculuk) ve fiilen ödediği vergi oranının ortalamasını da dahil edecek şekilde vergilere yaklaşımına dair kamuya açık beyanlarda bulunmalı. Buna ek olarak şirket kendisini ya Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ya da İş Dünyası ve İnsan Haklarına Dair Rehber İlkeler gibi insan haklarıyla ilgili önemli antlaşmaları takip etmeye ya da insan hakları etki ölçümü aracılığıyla işletmeyle ilgili insan hakları meselelerine eğilmeye mecbur bırakan bir insan hakları politikası benimsemeli. Şirketin yönetim kurulu bu gerekliliklerin yerine getirildiğinden emin olmalı. Son olarak da bağımsız standartlarla ölçülen yıllık etki raporları hazırlayıp bunu kamunun erişimine açmalı. Şirketlerin bu gereklilikleri ne ölçüde karşıladığı B Lab’in Bağımsız Standartlar Danışma Kurulu tarafından denetleniyor ve belirleniyor.

Sonra da kapsamın belirlenmesi aşaması başlıyor. Bu aşamada B Lab sertifika için şirketin sahip olduğu alt kuruluşlara bağlı olarak kaç BED gerektiğini belirlemek adına şirketin yapısını ve yönetimini gözden geçiriyor. B Lab hem değerlendirme ve doğrulama süreci boyunca hem de sertifika almak için gerekli yasal koşullar (hangi tüzelkişilerin ona ne zaman hak kazandığı) konusunda yönlendirmelerde bulunuyor. B Lab’in iş geliştirme direktörü Kara Peck bunun “çoğunlukla ‘Burada bu kadar iş var, etrafına şöyle bir çizgi çizelim ki neler yaptığını anlayalım,’ demekten daha karmaşık bir süreç” olduğunu söylüyor: “Örneğin faaliyetlerini ABD’de sürdürse de uluslararası faaliyetleri ana firmaya dahil olan bir şirket olabiliyor, bu da aynı marka olsa da farklı çalışanlar, farklı üretim tesisleri ve farklı uygulamalar demek. Açıkçası büyük şirketlerin çalışma biçimi onları düzgünce bölmeyi epey zorlaştırıyor.” Bu süreç, BED puanlarının sertifika alan bir şirketin tüm işletme birimlerini yansıttığını garanti altına alıyor.

Bir sonraki aşama (birden fazla BED’in tamamlanmasının değerlendirme ve doğrulanması) en zorlusu. İştirakleri ve faaliyetlerinin her biri için gerekli BED’leri tamamlamadan önce büyük şirketler BED’in idari bakımdan örnek uygulamalarına odaklanan “Küresel Merkez” versiyonunu tamamlamalı. Ardından da bu puanlar, toplam BED puanını belirlemek üzere toplanıyor. Bir şirketin sertifikaya layık görülmesi için tüm faaliyetlerinin en az %95’inin BED’den geçer not alması gerekiyor. Şirketin kendisi 80 puanı almasına rağmen iştiraklerinden biri alamazsa şirket sertifikaya hak kazanıyor, ilgili iştirak ise pazarlama faaliyetlerinde B kurumsal kimliğini kullanamıyor. Örneğin Danone’nin kahve kreması üreten markası International Delight BED puanını 2018’in sonunda 80’in üzerine çekti, o zamana dek B Corp sertifikası aldığına dair logoyu kullanamadı.

BED puanının 80’in üzerinde olduğu belirlenen bir şirketin kurumsal yönetimine yukarıda belirtildiği gibi tüm paydaşlarını dikkate alacak yasal koşulları dahil etmek için iki yılı var, yapmazsa sertifikası elinden alınıyor.

B HAREKET USTALARI

Büyük şirketler için sertifika süreci artık mevcutsa da değerlendirme ve diğer süreçlerin sertliği pek çoğunun gözünü korkutabiliyor. Çokuluslu şirketlerin nereden ve nasıl başlayacakları bile zor bir soru. Küçük şirketler gibi BED’i kullanmakla yetinmek bambaşka coğrafyalara yayılmış iştiraklere sahip büyük şirketler için anlamlı olmuyor. Öncelikle bu tür karmaşık yapıların sertifika sürecine nasıl yaklaşacağına dair bir çerçeveye ve örneklere ihtiyaç duyuyorlar. Danone süreci bu açıdan oldukça faydalı, zira artık pek çok yeni süreç test edilmiş durumda. Büyük şirketler ayrıca akranlarıyla bağlantı kurmak istiyor. B Lab’in tarihi boyunca çok sayıda çokuluslu şirket ona “Bunu başka kim yapıyor? Bizi bir araya getirebilir misiniz?” gibi sorular sordu. Yani bu yola baş koymuş diğer şirketlerle iletişim kurmak için bir ağa ihtiyaçları var.

B Lab çokuluslu şirketler için yeni süreçler geliştirdikçe bu tür meseleler ana prensiplerini gözden geçirmesini ve kendine “B Corp hareketi nedir?” sorusunu sormasını sağladı. Elbette her zaman B Corp sertifikalı şirketleri kapsayan çalışmalara imza atıyordu, ama paydaşların üstünlüğünü yıkmaya dayalı nihai hedefi göz önünde bulunduran B Lab, daha geniş bir topluluk kurması gerektiğini fark etti. Sonuç olarak da çok uluslu şirketlerin hareketle artan oranda somut bağlar kurabilmesi için “B Hareket Ustaları” adlı bir program başlattı. Katılmak için şirketlerin B Corp Topluluğu’nun ilkelerine bağlılık göstermesi gerekiyordu: 1) Tüm paydaşlar için değer yaratmak adına çalışmaları yüksek standartlar ve hedefler doğrultusunda değiştirmeye bağlılık, 2) Somut taahhütler ve şeffaf değerlendirmeler, 3) Kolektif etki yaratmak için iş birliği.

Şirket ayrıca bunu titizlikle uyguladığını, B Corp topluluğunun ideallerini takip ettiğini gösterecek net adımlar atmalı. Öncelikle Bağımsızlık Bildirgesi’ni imzalayarak harekete ve üç ilkesine bağlılığını ilan etmeli. Sonra bir B Hareket Ustası şirketinin bazı kısımlarını değerlendirmek, geliştirmek için gerekli alanları tespit etmek ve onları ele almak için adımlar atmak adına BED’i hemen kullanmaya başlamalı. Örneğin bir şirket öncelikle tek iş birimini değerlendirebilir, ilerleyen yıllarda değerlendirmenin kapsamını genişletebilir. Tüm B Hareket Ustaları şirketleriyle ilgili en önemli olma potansiyeli taşıyan çevresel, toplumsal ve idari meseleleri tespit eden önem analizini üretmeli ve herkesin erişimine açmalı. 

Üçüncü olarak şirket BM’nin sürdürülebilirlik için küresel bir çerçeve sunan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan (SKA) en az üçünü kendine hedef belirlemeli. Örneğin Danone çoktan yaptı. Kurumsal misyonu “yiyecek aracılığıyla olabildiğince fazla insana sağlık sunmak” olduğu için temel hedefini SKA 2 (Açlığa Son), SKA 3 (Sağlık ve Kaliteli Yaşam) ve SKA 6 (Temiz Su ve Sanitasyon) üzerinden tanımladı, her bir SKA için belirli hedefler ve emtialar belirledi. 

B Hareket Ustaları ayrıca geniş bir etki yaratmak ve şeffaf olmak adına akranlarıyla ve B Corp topluluğuyla çalışmayı taahhüt etmeli. Tüm B Hareket Ustaları yıllık etki raporlarını kamuoyuyla paylaşmalı. Ayrıca yalnızca hissedarlardansa tüm paydaşlara odaklanan bir ekonomiyle sonuçlanacak idari yapılar yaratmak için onlardan kurumsal liderlik yapılarında, sermaye piyasalarında ve politikalarda değişim talep eden kamuya açık bir mektup yazmaları ve yaymaları isteniyor.

Resmi olarak 2020’nin sonunda başlayacak program çok uluslu şirketlerle onların olduğu noktada buluşuyor ve artan ölçüde değişimi teşvik ediyor. Çokuluslu şirketler programa katılır katılmaz BED atölyeleri ya da bire bir finans yönetimi gibi ihtiyaçlarına özel destek almaya başlıyorlar. Program ayrıca kurumsal liderlik için yarım günlük bir atölye, bölgesel B Corp buluşmaları ya da yuvarlak masa toplantıları gibi benzer düşünen meslektaşlarıyla bağ kurma yolları içeriyor.

Irksal adaletsizliğe ve hissedarlara odaklanan kapitalizme karşı öfke yaygınlaşmış bir dönemde başlayan Hareket Ustaları’nın zamanlaması çok iyi. COVID döneminin ardından şirketler daha dirençli, esnek ve sürdürülebilir olmanın yanı sıra toplumsal fayda yaratmanın yollarını arayacak. Danone NA’nın CEO’su ve B Lab’in küresel temsilcisi Lorna Davis, B Corp’ların 20 yıla kadar kural hâline geleceğini, insanların B Corp olmayan şirketlere bakarak “Sertifikalı olmaman çok saçma, çünkü şirketler böyle yönetilir,” diyeceğini öngörüyor.