FİLANTROPİ VE FONLAMA

Kitlesel fonlama nasıl daha kapsayıcı olabilir?

01 / 01

Kitlesel fonlamaya yönelik çabaların, potansiyeline ulaşabilmesi için, birden fazla sonucu vurgulayarak geleneksel olarak dışlanmış toplulukları da dahil etmesi gerekir.

Mayıs 2014’te, çoğunlukla genç hayranları tarafından PewDiePie olarak bilinen bir YouTube fenomeni, insan hakları savunucusu Save the Children kurumu ile iş birliği yaparak, Indiegogo ve diğer online bağış toplama etkinlikleri aracılığıyla, 630.000 dolardan fazla para topladı. Bu kampanya, kitlesel fonlamanın; geniş kapsamlı, çeşitli sosyal ağlardan yararlanarak finansman alanını demokratikleştirme potansiyeline dikkatleri çekmişti. Peki kitlesel fonlama gerçekten herkes için mümkün mü?

Aslında pek de herkes için mümkün sayılmaz. En azından şimdilik. Bireysel bağışlar, (Giving USA’den elde edilen verilere göre) Amerika Birleşik Devletleri’ndeki hayırsever fonların yüzde 70’inden fazlasını oluşturuyor olsa da, bu bağışların kitlesel fonlama çabalarına yönlendirilmesinde büyük zorluklar yaşanıyor. Özellikle de sosyal adalet alanında saha çalışması yapan sivil toplum kuruluşları bu zorluklarla daha sık karşılaşıyor.

Latin Amerikalı liderlere ve topluluklara yatırım yapan bir sivil toplum kuruluşu olan Hispanics in Philanthropy’de (HIP), kitlesel fonlama platformumuz HIPGive’i başlattığımızdan bu yana bu zorlukların bazılarını biz de birebir yaşadık. Örneğin 2014’de, platformumuzun açılışını yaptığımızda, HIPGive, en fazla sayıdaki bağışçıdan en fazla bağışı toplayan gruba, topladığı paranın üzerine aynı miktar parayı ekleyerek sunmayı teklif etti. Kurumlardan birinin temsilcileri, bağışçı toplayabilmek için mahalle süpermarketini seçmişti. Grup, 100’den fazla bireysel bağışçı topladı, ancak bu kişilerin çoğunun kredi kartı yoktu; çoğu düşük gelirli ve resmi belgeleri olmayan kişilerdi.

Bağışları doğrulamak için yaratıcı bir yola başvuran grup, her bağışçının adını ve telefon numarasını kaydetti ve nakit bağışları ön ödemeli kredi kartlarına transfer etti. Kartları satın aldıktan sonra kurum, HIPGive yoluyla her bağışçının adına online bağış yaptı.

Grubun bağış toplama yöntemi oldukça iyi olsa da, kredi kartı ücretlerini öderken para kaybettikleri bir gerçek. Oysa bu para kampanyaya aktarılabilirdi. Bu kurumun deneyimi, dışlanan grupların kitlesel fonlama alanında da dezavantajlı olduğu gerçeğini vurgulamıştır.

İşin Özü Sadece Para Değil

Bu alanı herkes için eşit kılabilmek adına , sosyal etki odaklı fon yaratma platformlarının, düşük gelirli grupların ve siyahilerle çalışan sivil toplum kuruluşlarının ihtiyaçlarını ve kapasitesini tanıması ve bunlara cevap vermesi gerekiyor. Buna başlamanın bir yolu da, paranın kitlesel fonlama çabalarının özü olmadığının fark edilmesinden geçiyor.

Bazı kitlesel fonlama kampanyalarının, Kickstarter, Crowdrise ve Indiegogo gibi platformlarda, hatta Bernie Sanders’ın ana kampanyasında, viral olup starlar tarafından desteklenen projeler aracılığıyla büyük bir parasal başarı elde ettikleri doğru.  Ancak artık 200’den fazla kitlesel fonlama platformu var. Bu platformların stratejileri ve hedefleri arasında büyük farklılıklar mevcut. Örneğin, (daha güçlü, daha sürdürülebilir kentsel mahalleler inşa etmeyi amaçlayan) HIPGive ve ioby gibi platformlar, görünürlüğü yüksek olan viral kampanyaların elde ettiği yüksek miktarların üzerine çıkması çok zor, ancak hem bağış toplayan küçük sivil toplum kuruluşları için, hem de daha genel bir anlamda, filantropik açıdan çok değerli olabilirler.

Neden? Bir kere, küçük ölçekli bağış kampanyaları insanlara yardım edecekleri bireylerin kişisel hikâyelerini anlatabilir. Çoğu zaman bağış, yoksulluğun ve bağıştan yararlananların  somutlaşmasına katkı sağlar. Toplumda kökleşmiş ve tabandan gelen küçük ölçekli sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen, hedefli kitlesel fonlama kampanyaları, faydalanıcılarının mücadelelerini, umutlarını ve ihtiyaçlarını paylaşmak için hikâye anlatıcılığını kullanabilir. Bu yöntem, bireysel bağışçıların dikkatini çekmek ve yüksek miktarda fon verenleri cezbetmek için güçlü bir stratejidir. Ayrıca bazen zararlı olabilecek geleneksel bağış anlatısının da ötesine geçmek ve bu anlatıyı yeniden yazmak için etkili bir yoldur.

Küçük kitlesel fonlama kampanyalarının diğer iyi yanlarından biri de kapasite oluşturma potansiyelleridir. Ford Vakfı’nın yakın zamanda ev sahipliği yaptığı kitlesel fonlama konferansında, Crowdrise’ın kurucusu Edward Norton, kitlesel fonlamanın potansiyelinin, toplanan para kadar (hatta belki daha da fazla) bağış kaynağı ya da deneyim eksiği olan kurumların kapasitesini oluşturmada yattığını söylemişti. Bir kitlesel fonlama kampanyası yürüten fayda odaklı küçük kurumların, amaçlarını dile getirmeyi, geniş bir bağışçı havuzu ile ilişki kurmayı ve farklı sosyal medya kanalları ve teknolojileri aracılığıyla takipçi edinmeyi öğrendiklerini de vurgulamıştı.

Daha önce sunduğumuz örnek, bu noktaların her ikisini de doğrular nitelikte. Bu kampanya gösteriyor ki; kurumların kitlesel fonlama aracılığıyla büyümeye, inovasyona ve kazanımlar elde etmeye yönelik yaratıcı bir kapasitesi var. Bahsettiğimiz bu kurum; destek temelini genişletti, savunduğu amaç hakkında farkındalık yarattı ve bu yol boyunca birçok şey öğrendi.

Uçtakileri Ortalamak

Latinx ve Chicanx siyasi grupları için bir platform olan Mijente’dan B Loewe, Ford etkinliğinde, bağış toplama ve kapasite yaratma çalışmalarını hâlihazırdaki bağışçı ve faydalanıcılarlar için daha duyarlı kılabilmek adına, kurumların marjinalize edilmiş gruplarla kurdukları iletişim yolunu değiştirmeleri gerektiğini savunmuştu. Loewe şöyle söylemişti: “Herkes adına savaşmak için uçtakileri, yani dışarıda bırakılanları, orta hizaya getirmeliyiz.” Daha derinlere baktığımızda bu, organizasyonların liderlik yapılarını, çalışmalardan doğrudan etkilenenlerin seslerini ve bakış açılarını da kapsayacak şekilde değiştirmek anlamına geliyor. Önemli olan dönüşümü tetikleyecek bu değişimin, hayır için yapılan bir durumdan çok bağış toplamayı ve kapasite oluşturmayı daha duyarlı ve etkili kılacak stratejik bir yol olması.

Kitlesel Fonlamayı Daha Eşitlikçi Kılmak

Kitlesel fonlamayı gerçekten dönüştürücü ve demokratik bir teşebbüs hâline getirmek için, bu yaklaşımı besleyen ve destekleyen kurumların şunları yapması gerekir:

– Toplumun ihtiyaçlarını anlayan ve karşılamaya girişen tabandan gelen örgütlerin ilkelerini benimsemek,

– Marjinalleştirilmiş gruplardaki liderliğe, katılıma ve onların bakış açılarına öncelik tanımak,

– Bazı grupların nasıl ve neden dışarıda bırakıldıklarını incelemek için yardım ettiğimiz ve bağış topladığımız kişilerin kim oldukları konusunda eleştirel bir şekilde düşünmek,

– Platformlarını kullanan birey ve kurumlara kapasite oluşturma eğitimleri sağlamak (HIPGive de dahil olmak üzere birçok kitlesel fonlama platformu zaten bunu yapıyor. Yine de bu tür eğitimler, tek yönlü bir yaklaşım benimsememeli ve hedefleri kurumların özel ihtiyaçlarına yönelik belirlemeli).

– Kitlesel fonlama çalışmalarının diğer eşitlikçi olmayan fon yapılarını taklit etmediğinden ya da pekiştirmediğinden emin olmamız gerekir. (Bu eşitsizlikler, finansal ve teknolojik farklılıklar ya da yoksulluğun nesnelleştirilmesi ve patolojik olarak değerlendirilmesi yoluyla ortaya çıkıyor olabilir.)

– Yüksek profilli başarı örneklerinden ders almaya devam etmemiz önemli. Ancak belki de, kitlesel fonlama çalışmalarının ve başarı modellerinin, her bir örgütün ihtiyacı, kapasitesi ve bağışçı kitlesine bağlı olarak nasıl farklı görünmesi gerektiğini anlamak da aynı şekilde değerlidir.

Alexandra Aquino-Fike (@aquinofike), HIP’in iş geliştirme alanındaki yardımcı başkanı ve HIP’in bağış toplama stratejilerini yönetiyor. Aynı zamanda da HIPGive’in kurulmasından sorumlu kişi. HIPGive, Latin Amerikalı cömertliğini kutlamak ve ABD ile Latin Amerika’daki sivil toplum kuruluşlarını desteklemek için toplulukları bir araya getirmek amacıyla #GivingTuesday üzerinden #LatinosGive kitlesel fonlama yarışmasına ev sahipliği yapmıştır.

Reavey Fike HIP danışmanı ve eski HIP üyesidir.

 

01 / 01