SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI

Sistem Değişimi İçin Hikâyeyi Kullanmak

02 / 02

AĞ OLARAK HİKÂYE

Son olarak, hikâyeyi, içinde yaşadığımız anlatılar ağını yeniden kaleme almakta kullanabiliriz.  Ondan, özellikle:

  1. Yaşamlarımız hakkındaki kişisel anlatıları değiştirmek
  2. Savunduğumuz konuları şekillendiren kültürel anlatıları değiştirmek
  3. Dünya görüşümüzü etkileyen mitik anlatıları değiştirmek

için yararlanabiliriz.

Kişisel anlatıları değiştirmek

 

“Eğer öyle koşullarda doğduysanız, tuzağın yapısı, siz farkında bile olmadan, kabullenişi getirir. Size, değersiz olduğunuz öğretilmiştir; o yüzden, değersizmişsiniz gibi davranırsınız. Ve ulaşılması çok zor olan o seviyede, buna gerçekten inanırsınız. Ve elbette ki, değersiz olmadığınızı kanıtlama çabasıyla yaptığınız şeyler, gerçekte, sadece değersiz olduğunuzu kanıtlar. Geri teperler… Oyunu, başkalarının kurallarına göre oynuyorsunuzdur; ve kuralları anlayıp, sonuçta hiç de oynamaya değmeyecek o oyundan çıkmadığınız sürece, kazanamazsınız.”

—James Baldwin

Yaşamımızı etkileyen hikâyeleri, çoğunlukla gözden kaçırırız. Belirli sistemleri değiştirmek istiyorsak, var olan anlatılar ve etkilerini, ve yenilerini yazmak için gereken araçları anlayabilmek için, aynalara ihtiyacımız var.

Sistem değişikliği uygulayıcılarının, bireylerin yaşamlarını etkileyen hikâyeleri ortaya çıkartıp onları gerekli biçimde değiştirmeye çalışan anlatı terapistlerinden (narrative therapists) öğrenecekleri şeyler var. Anlatı terapistleri, bunu, ellerindeki anlatıları ortaya döküp kökenlerini ve etkilerini inceleme yoluyla, insanların, bu sayede yaşamlarını sürdürecekleri daha olumlu hikâyeleri yeniden yazmalarına yardım ederek yapıyorlar.  

Baskın hikâyelerin etkilerini anlamak ve yenilerini yazmak için gereken becerileri geliştirmek, insanları (sistemle ve kendilerinin o sistemdeki rolleriyle ilgili) kabulleniş noktasından, harekete geçme noktasına getirebilir. Sistem değiştiriciler, insanların kendi temsilcilerini bulmalarını ve tarihin pasif tarafı olmadıklarını anlamalarını sağlamalılar. Finance Innovation Lab’den Millar, “İnsanların, yaşamlarını şekillendiren sistemler üzerinde düşünmelerini istiyoruz,” diyor. “Bu sürecin, insanlarda, kim olduklarıyla ve kendi kişisel hikâyelerini etkileyen daha büyük yapısal güçlerle ilgili önemli bir farkındalık yaratmaktaki tesiri büyük.”

Toronto merkezli sosyal tasarım kuruluşu In With Forward, yoksulluk, evsizlik ve bağımlılık gibi sosyal sorunların kökenine inecek müdahale fırsatları yaratmak için anlatı terapisinin araçlarından yararlanıyor.  Topluluk, birden fazla seviyede etkin. Mikro seviyede, korunmasız insanların kendi kişisel hikâyelerini yeniden şekillendirmelerine ve kendi içsel kaynaklarının farkına varmalarına yardımcı oluyor.

Ara bir seviyede, evsiz, toplum tarafından “akıl hastası” olarak etiketlenmiş ve stigmaya maruz kalan insanların ihtiyaçlarını karşılayan merkez ve barınaklar gibi ortamları, değiştirilmiş anlatıları pekiştirmeleri için dürtüklüyor. Ve makro seviyede de, kural koyucuların ve halkın elindeki anlatıları, gerçek yapısal fırsatların korunmasız insanların isteklerini karşılayacağı şekilde etkilemeyi hedefliyor.

Kültürel anlatılarımızı değiştirmek

 

“Balık için su ne ise, insan için de hikâye, odur – bütünüyle kapsayıcıdır ama çok da gözle görünür değildir.”

—Jonathan Gottschall

Kültürel bir düzeyde, içinde yaşadığımız hikâyeler, mevcut durumu temize çıkartır, kurumlara kaçınılmaz olduklarını hissettirir, belirli bazı çözümleri meşrulaştırır ve dünyamızın peşinen takdir edilmiş hissetmesini sağlar. Bu kültürel anlatılar, göçmenlik, güvenlik ve vergi gibi konulardaki görüşlerimize temel oluşturur, kimin içeriden kimin dışarıdan olduğu, kimin hak edip kimin hak etmediği ve neden dünyamızın böyle olduğu gibi konularda standartlarımızı belirler. Kampanyacılar kültürel anlatıların gücünü fark ettikçe, hasta güvenliği, yoksulluk ve okyanuslarla ilgili sorunları yeniden çerçevelendirmede bir artış görülür oldu.

İş, daha iyi sosyal ve çevresel sonuçlara ulaşmak için kültürel anlatıları değiştirmeye geldiğinde, FrameWorks Enstitüsü, öncü bir kurum olarak öne çıkıyor. Bunu yapmak için, Stratejik Çerçeve Analizi (Strategic Frame Analysis) adını verdikleri bir çözümleme programı geliştirdiler. Bu süreç, uzmanların ve haber medyasının bir konuyu nasıl rapor ettiğini ve toplumun bu konuyla ilgili varsayımlarını analiz etmekle başlıyor. Sonra, konunun destekçilerinin yeni çerçevenin uygulamada nasıl işlediğini test ettiği kullanılabilirlik denemelerini yapmadan önce, bu analizi yeni yapı, metafor ve örnekler geliştirmek için kullanıyor. Elde edilen yeni çerçeveler, dönüşümsel olabiliyor. FrameWorks’ün terimi, “zehirli stres”, çocuklukta karşılaşılan istismar ve ihmalin beyindeki etkisini tanımlamaya temel oluşturmuştur. Çevre Koruma Ajansı da, iklim değişikliğini tanımlama biçimine, küresel ısınmanın ardındaki bilimi anlatan “ısı kapanı battaniye” terimini yerleştirdi.

Kültürel anlatılar son derecede güçlü ve duygusal olduklarından, kültürün gücünü ve duygusal kuvvetini bu anlatıları değiştirmekte kullanmak, mantıklı geliyor. Örneğin, On Road Media’nın Trans Bireyler Hakkında Her Şey (All About Trans) kampanyası, onlarla kültür yaratıcıları arasında olumlu ilişkiler kurulmasına olanak sağlayarak, Birleşik Krallık’ta medyanın cinsiyet değiştiren insanları tanımlama biçimini değiştiriyor. Bu kampanya sonucunda, BBC’de, değişik cinsiyet değiştirme hikâyelerinin konu edildiği uzun soluklu yeni bir pembe dizi ve bu hikâyelerin haberleştirilmesiyle ilgili yeni kurallar ortaya çıktı. ABD’deki Pop Kültürü Çalışma Ortaklığı, ırk, göçmenlik ve bakım gibi sorunlarla ilgili anlatıları popüler kültürü kullanarak değiştirmek için, bağışçılar aracılığıyla bu tarz çalışmaları hızlandırmayı amaçlayan yeni bir merkez.

On Road Media’nın “Trans Bireyler Hakkında Her Şey” kampanyası medyanın trans bireyleri nasıl resmettiğini değiştiriyor. (Orijinal SSIR makalesinde kullanılan bu görselin kaynağı: Trans Bireyler Hakkında Her Şey)

Mitik anlatılarımızı değiştirmek

 

“Bütün kültürler…  mitler üzerine kuruludur.  Bu mitler bize tutku için ilham vermiştir.”

—Joseph Campbell

Mitler, evreni ve içerisindeki yerini açıklamak için kullandığımız üst anlatılardır. Harari’nin de kitabında belirttiği gibi, insan olmak bir mit içerisinde yaşamaktır; medeniyetlerimizin temelinde her zaman mitler vardır. Bir sistemin değerlerini, yargılarını, kurallarını ve amaçlarını değiştirmekte mitler esastır. Bu hikâyeler ruhumuz ve ortak yolculuk yönümüz üzerinde derin etkilere sahiptir.

IŞİD’in sert teolojik tweet’leri, videoları ve makalelerinden, çağdaş Neo-Nazilerin dayanaklarına kadar bütün aşırı uç gruplarda bugün, mitlerin sistematik gücü yoğun bir biçimde görülür. Bazılarına göre, mitlerin bu derece etkili kullanımlarının yanında, liberal demokrasilerde “mit boşluğu” vardır. FSG’nin başkanı Mark Kramer’in de bir SSIR makalesinde bahsettiği üzere, “Bugün karşılaştığımız zorluk, işlemeyen sistemlerimizin ya da toplumumuzun sorunlarına yenilikçi çözümlerimizin olmaması değildir. Bu zorluk, ülkemizin bizi ortak bir kadere bağlayacak birleştirici bir anlatısının olmamasıdır.”

Yeni üst anlatıları teşvik etmek amacıyla tasarlanmış girişimler giderek artmaktadır. Bunlardan biri 2014’deki Yeni Hikâye Zirvesi’ydi (New Story Summit). Bu zirvede, dünya genelinden yüzlerce insan bir araya gelerek “insanlık için uyumlu yeni bir hikâyenin ortaya çıkmasını desteklediler.” Bu etkinlik tek bir yeni hikâyeyle neticelenmedi; doğa ile karşılıklı bağımlılık gibi farklı hikâye geleneklerindeki ortak temalara vurgu yapıldı. Kolaylaştırıcılardan Robin Alfred’i, bir röportajında, yeni mit yaratmanın mümkün olup olmadığını sormaya yönlendirdi: “İhtiyacımız olan öneme ve güce sahip hikâyeler, bir roman ya da kısa öyküyle aynı şekilde yazılabilir mi? Yoksa bunlar, zamanın ruhundan, kültürden, dönemin ahlâk anlayışından mı doğmaktadır?” Bu zirve, hem tek bir anlatının ortaya çıkmasının doğuracağı sorunları hem de farklı mitik anlatılardaki ortak temaları incelemenin değerini göstermiştir.

Mit Boşluğu: Kanıt ve Argümanların Yetersiz Kaldığı Durumlarda Ne Olur? adlı kitabında yazar Alex Evans yeni mitlerin temelinde bulunması gereken ilkeler fikrini öne sürer. Evans, kurtuluş ve yenilenme üzerine bir mit yaratarak, her şeyin yolunda gittiği adeta Cennet 2.0’a benzeyen bir gelecek hayal etmek için kolektif hikaye anlatıcılığı gücümüzü kullanabileceğimize inanıyor. Fakat denemeler yapıp söz konusu hikâyeyi yaratmak yerine, 21. yüzyıl mitlerinin 3 özelliğini vurguluyor: daha geniş bir biz, daha uzun bir şimdi ve daha iyi bir hayat.

Jane Riddiford, mite ait bu özellikleri pratik örneklerle gösteriyor. Global Generation adlı sivil toplum kuruluşu merkez Londra’da toplumsal hayata katılım üzerine çalışıyor. Mahalle sakinlerini işletmeler, şehir planlamacıları ve doğal dünya ile bir araya getiriyor. Sivil toplum kuruşuluşunun merkezi ise ikonlaşmış Skip Garden — King’s Cross geliştirme sahasının tam ortasındaki mobil bir yemek bahçesi. Riddiford, kişisel olan ile kainata ait olanı birleştiren hikâyeleri de bu işin içerisinde örüyor. Bunu yaparken “Ben, Biz ve Gezegen” çerçevesini kullanıyor. Bu yapı, farkındalığı artırmaya ve insanları birbirlerine ve doğaya bağlamaya imkân sağlıyor. Global Generation’un toplumsal hayata katılım projesinin bir parçası olarak bazen, “daha uzun şimdi” kavramını kullanıyor. İnşaat işçileri ile yerel okul öğrencilerini ekmek yapma etkinliğinde bir araya getiriyor. Ekmek pişerken onlar da yoğurdukları hamurun ununu tarımın doğuşuna ve Büyük Patlama’ya bağlayan hikâyeleri paylaşıyorlar. Global Generation’un Genç Aşçılar Kulübü’nde (Junior Chef Club) ise, öğrenciler seçtikleri, doğradıkları ve pişirdikleri malzemeler üzerinden doğa ile olan bağlarını yansıtıyorlar. Eurostar, The Guardian ve Kier gibi yerel işletmelerde çalışanlar, liderlik gelişimi için Skip Garden’a geldiklerinde daha büyük bir “biz” için işlerinin ötesinde düşünmeye teşvik ediliyorlar.

Global Generation adlı sivil toplum kuruluşu merkez Londra’da toplumsal hayata katılım üzerine çalışıyor. Mahalle sakinlerini işletmeler, şehir planlamacıları ve doğal dünya ile bir araya getiriyor. (Orijinal SSIR makalesinde kullanılan bu görselin kaynağı: Global Generation)

HİKÂYELER HAKKINDA HİKÂYELER

“Hikâyeler önemlidir. Hikâyeler hakkındaki hikâyeler de öyle.”

–Clifford Geertz

Uyum ve şeffaflık arasındaki gerilim bu işin temelinde yatıyor. Artık kitlelerin hikâyeleri pasif bir şekilde duyup izlediği radyo-televizyon yayıncılığı döneminde yaşamıyoruz. Bunun yerine, giderek daha çok insanın hikâye anlatıcısı ve dinleyicisi olma imkânı var. Sistem değiştiricileri olarak bizim, insanların geçmişi, şimdiyi ve geleceği aydınlatmak için ihtiyaçları olan asgari bir yapı aramamız; empati ve uyum aracılığıyla topluluklar inşa etmemiz ve içinde yaşadığımız anlatılar ağını tekrar kaleme almamız gerekir. Sistemi daha iyiye doğru değiştirmek için en eski teknik olan hikâye anlatıcılığında nesilleri nasıl güçlendirebiliriz?

İçinde bulunduğumuz kutuplaşmış ve çalkantılı şu zaman diliminde yönümüzü bulabilmemiz için kolektif hikâye anlatıcılığına dair yeni süreçler geliştirmeliyiz. Bu nedenle, sistem değişimi alanında hikâyeler hakkındaki hikâyelere daha fazla ihtiyacımız var. Hikâyeleri paylaşmak için daha birçok örnek, araç ve yol var. Daha iyi bir gelecek inşa etmek için, sistem değişimini uygulamak isteyenler ve hikâye anlatıcılarının, yeni yollarda, beraber çalışmasının tam da sırasıdır. Böylece “ve sonsuza dek mutlu yaşadılar” cümlesi hem sayfanın dışında hem de üzerinde var olabilir.

Açıklamalar

  1. Hikâyenin orjinal adının (Insult to Injury) birebir çevirisi “yaralamaya hakaret eklemek” olmakla beraber deyim anlamının Türkçe karşılığı “yaraya tuz basmak” ile örtüşür.
  2. Immersive kelimesi üzerinde ortaklaşılan bir tanım bulunmamakla beraber, “sarmal”, “saran”, “çevreleyen”, “sarmalayan”, “sürükleyici” biçiminde Türkçe çevirileri bulunmaktadır. Kavramın “içine alma ya da çekme” ve “orada olma hissi yaratma” biçiminde anlamsal bir kapsayıcılığı söz konusu olduğundan, bu makalede “kapsayıcı” karşılığı uygun görülmüştür.

Ella Saltmarshe anlatı ve sistem değişimi konularında güçlü bir altyapı sahibidir. Sahne ve ekran yazarlığı yapmakta olan Saltmarshe, The Agency tarafından temsil edilir. Sektörler arası sistem değişikliği üzerine çalışan The Point People’ın; reklamcılık ve SHEvotes, Time To Vote gibi birçok yaratıcı kampanya girişimlerine odaklanan The Comms Lab’in kurucu ortaklarındandır.  Yaratıcılık ve inovasyon konularında yaptığı çalışmalar The Guardian, Fast Company, The Financial Times, Creative Review, ve i-D Magazine gibi önde gelen dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır.

#HikâyeAnlatıcılığı #Komüniteler #SistemDeğişikliği
02 / 02