Harvard İşletme Fakültesi ve Echoing Green tarafından yürütülen, yeni doğan oosyal girişimlere ilişkin ilk büyük ölçekli nicel araştırmada hibrit yapılar incelenmiştir. Araştırmada, kâr amacı güden ve gütmeyen faaliyetleri birleştiren bu hibrit yapıların doğuşu ve doğası gereği birbiriyle konuşmayan farklı organizasyon modellerini biraraya getirirken karşılaştıkları zorluklara odaklanılmıştır.
Hot Bread Kitchen ile ilgili son dönemde yapılan haberler adeta iki farklı organizasyondan bahsetmektedir. New York City fırını, bir yandan yenilikçi uluslararası ekmek seçkisiyle geniş kitleler tarafından beğenilirken diğer yandan işgücü geliştirme programı kapsamında ödüle layık görülmüştür. Hot Bread Kitchen hibrit bir işletmedir: çoğunluğu düşük gelirli göçmen kadınlardan oluşan çalışanlar, ekmekleri kendi ülkelerinden aldıkları ilham ile pişirir ve gıda sektöründe kendilerini yönetim pozisyonlarına getirebilecek mesleki beceriler edinirler. Bu sayede, Hot Bread Kitchen geleneksel olarak birbirinden bağımsız iki modeli bir araya getirmektedir: işgücü geliştirme misyonuna rehberlik eden toplumsal refah modeli ve ticari faaliyetlerine rehberlik eden gelir modeli.
Dışarıdan bakanlara, toplumsal refah ile çeşitli gelir modellerinin birleştirilmesi tuhaf gelebilir ama Hot Bread Kitchen’ın kurucusu Jessamyn Rodriguez vizyonu doğrultusunda bunları bir araya getirmek için çalışmıştı. Bu vizyonun oluşmasında, Daniel Boulud’ün A sınıfı restoranında aldığı eğitimin yanında uluslararası kalkınma alanındaki on yıllık deneyimi de etkili olmuştu. Bir kurum iş modelini -bağış, fon ve sübvansiyonlara bağımlılığını azaltarak- hem sosyal fayda hedefini finanse etmek hem de organizasyonunu ölçeklendirebilmek için ürün satışı yapacak şekilde kurgulayabilir. Kâr amacı gütmeyen bir modele ticari gelir akışı (ya da kâr amacı güden bir modele bağış veya hizmet programı) eklemenin yerine, Hot Bread Kitchen’ın entegre hibrit modeli tek bir bütünsel stratejiyle sosyal değerin yanında ticari gelir akışı da üretmektedir.
Hot Bread Kitchen, birincil hedefleri sosyal fayda olan ve bu yolda faaliyetlerini sürdürmek için büyük ölçüde ticari gelir akışına bel bağlayan hibrit modeller yaratan sosyal girişimlerden yalnızca biridir. Söz konusu hibrit yapılar mesleki eğitim, sağlık ve mikro kredi gibi belirli sektörlerde uzun yıllardır varlığını sürdürürken son yıllarda çevresel hizmetler, danışmanlık, perakende, tüketim ürünleri, yiyecek içecek hizmeti ve bilgi teknolojisi de dahil olmak üzere yeni sektörlerde de görülmeye başlamıştır.
Harvard İşletme Fakültesi ve Echoing Green (25 yıldır erken evre sosyal girişimcileri destekleyen bir sivil toplum örgütü) ekiplerince yürütülen, genç sosyal girişimlere ilişkin ilk büyük ölçekli nicel araştırma1 kapsamında hibrit modelleri daha iyi anlamak için 3,500’den fazla Echoing Green Fellowship başvurusu2 incelemiştir. Son beş yılda kazanılan ve bağışlanan geliri biraraya getiren işletmelerin başvuru sayısı büyük artış gösterdi: 2006 yılında başvuru sahiplerinin %37’si hibrit modellerden faydalanırken, bu rakam 2010 ve 2011 yıllarında neredeyse %50’yi bulmuştur. Bu girişimciler açlık, sağlık hizmetleri, ekonomik kalkınma, çevre, eğitim, barınma, kültür, hukuk ve politika gibi çeşitli alanlardaki toplumsal sorunlara cevap vermenin yollarını araştırmışlardır. Son zamanlarda hibrit yapıdaki sosyal işletmelerin sayısının artması, kısmen sosyal girişimcilerin bağış ve yardımlara daha az bağımlı olmak istemelerinden, kısmen ise 2007-2008 mali krizinin ardından sürdürülebilir finansal modellerin geliştirilmesine yönelik eğilimin artmasının bir sonucudur.